REKLAM

Belene kamplarındaki zulmü resimleriyle dünyaya anlatan ressam Embiya Çavuş vefat etti



Belene kamplarındaki zulmü resimleriyle dünyaya anlatan ressam Embiya Çavuş 96 yaşında dün vefat etti. Kendisi 16 yıl boyunca esir kamplarında kaldı.


Bulgaristan hapishanelerinde yıllarca ağır şartlarda yatmak zorunda kalan, Bulgaristan Türkleri için önemli bir şahsiyet olan Embiya Çavuş 1985 yılında çizdiği resimle, rejimin boyutunu anlatmaya çalıştı.


EMBİYA ÇAVUŞ KİMDİR?


Embiya Çavuş, Şumnu iline bağlı Todor İkonomovo (Mahmuzlu) köyünde doğan Bulgaristanlı Türk ressam ve porselen sanatçısıdır.

1933 yılında ilköğrenimine başlayan Çavuş, 1937’de Kemallar şehrinde bir yıl olmak üzere rüştiye (ortaokul), 1938–1941 yılları arası Şumnu ilinde medrese eğitimini tamamladı. Okul hayatı devam ederken resme merak sarmıştı ve amatör çalışmalarda bulunmuştu. 1944 yılında Ermeni asıllı okul müdürünün hışmına uğrayarak ilelebet Bulgaristan eğitim sisteminden mahrum bırakılmıştı.

1945 yılında Komünist rejimin başa gelmesiyle eğitim sistemine geri alındı. 1945 yılında nüvvab (lise) okuluna başladığında, Türk okulları kapatılmıştı. Bunun üzerine beş arkadaşıyla birlikte “Bulgaristan Türklerinin Varlığını Benliğini Koruma Teşkilatı’nı” kurdu.

1946 yılında 45 günlüğüne çalışma kampına gönderildi. 1947 yılında Gümülcine dönüşünde askeri istihbarat alanında (RO) yaralanmış olarak bulunup Varna’ya gönderildi. Varna’da işkencelerle geçen bir yılın ardından, 1948 yılında teşkilat kurmaktan, casusluktan ve Tito ve Georgi Dimitrov’a suikast girişiminde bulunmaktan ölüm cezasına çarptırıldı. 


1949–1956 yılları arasında “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” ile Belene’de kaldı. Embiya Çavuş Bulgar devleti tarafından Türkler'e yönelik uygulanan uygulamaları protesto ettiği için 16 yıl esir kampında yaşamak zorunda kaldı.



1985 yılında çizdiği resim
Batı dünyasının baskıları sonucu Komünizmin birçok ağır hapishanesi kapatılırken, kendisini önce Plevne’ye sonra Sofya’ya naklettiler. 1963 yılında şartlı salıvermeden yararlanarak serbest kaldı.

1965 yılında Yenipazar’daki porselen fabrikasına porselen uzmanı olarak işe başladı. Porselenden tablolar, vazolar yapmaya başlamıştı. Çalışmalarını büyük bir titizlikle yapıyor ve sanatında doruğa tırmanıyordu. Eserleri Almanya, İngiltere, Finlandiya ve SSCB’de sergilendi. 1974 yılında Polonya’ya, 1976 ve 1977 yıllarında SSCB’ye davet edilerek porselen konusunda istişarelerde bulundu.


1979 yılında arzu ettiği anavatanı Türkiye’ye yarı mübadele sonucu göç etti. Dışişleri Bakanlığı’ndaki kısa bir çalışma evresinden sonra İzmir’e yerleşti.


1985 yılında İzmir Balkan Göçmenleri Kültür Dayanışma Derneği’nin (BAL – GÖÇ) kurucu üyesi olarak dernek faaliyetlerine resmettiği eserleri ile başladı. 1999 yılına dek BAL – GÖÇ’te başkan yardımcılığı görevinde bulundu. 1999 yılında Celal Öcal ile birlikte Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği’ni kurdu. 

Ayrıca, ABD Balkan Ülkeleri İnsan Hakları Konseyi üyeliği, Amerikan İnsan Hakları Derneği üyesi, New York Bulgaristan Türkleri Derneği üyeliği, Amerikan-Türk İslam Kültür Derneği üyeliği görevlerinde bulundu.

Yirmi bir yıl içinde aralarında ABD (New York, Washington Elçilikleri ve BM Teşkilatı) ve Kanada’da (elçilik) olan, yüz altı resim sergisi açılışında bulundu. Evli ve bir kız çocuk babasıydı.


Eserleri:

Yaşadıklarımız Bir Daha Yaşanmasın (Let What We Live Not To Be Repeated)Tunaser Yayınları

Bulgaristanda Türk Olmak, Bilgeoğuz Yayınları 2010 


Site haberlerin en altında reklam

〓〓〓〓〓〓〓〓〓〓〓〓