|  | 
| İbrahim Karahasan Çınar son iki kitabını Razgradlı okurlarına tanıttı | 
Çınar, burada Bulgarca yayımlanmış “Türkiye’nin Kısa Tarihi: Kültürel ve Tarihsel Bir Bakış” ile “Osmanlı’nın Sırları: Harem” adlı iki kitabını tanıttı.
Yazar, yaptığı konuşmada her zaman eserlerinde dengeli bir anlatım kurmaya çalıştığını, ticari kaygı taşımadan, Türkiye’de yaşananları olabildiğince objektif biçimde aktarmayı hedeflediğini belirtti. Çınar,
“Bu iki kitabımda, olaylara dışarıdan bakan bir göz olmaktan ziyade, anlatının içinde yer almaya çalıştım. Birinci tekil şahısla yazmak, okurla aramda köprü kuruyor; böylece okur hem dönemin ruhunu hem de karakterlerin iç dünyasını daha iyi hissedebiliyor” dedi.
“Harem” adlı kitabı hakkında konuşan Karahasan- Çınar, eserin yalnızca tarihsel gerçeklere değil, haremin bir siyasi kurum olarak işleyişine dayandığını vurguladı. Harem’i “zevk ve eğlence yeri” olarak değil, bir tür küçük parlamento olarak ele aldığını söyledi. Yazar, Roksolana, Kösem Sultan, Safiye Sultan gibi birçok kadının Osmanlı tarihinde derin izler bıraktığını hatırlatarak,
“Haremdeki birçok kadın müzik, resim ve yabancı diller üzerine eğitim almıştı; hatta beste yapanlar bile vardı,” dedi.
Amacının, okurların harem yaşamına dair kalıplaşmış algıları kırarak dönemi daha derinlikli anlamaları olduğunu ifade etti.
“Türkiye’nin Kısa Tarihi” adlı kitabını ise, Türkler ve Bulgarlar arasında bir tarihsel köprü olarak tanımlayan Karahasan- Çınar, Osmanlı döneminde başarılı olmuş ancak Bulgar tarih yazımında gölgede kalmış birçok isme yer verdiğini söyledi. “Bu çok uluslu imparatorlukta, kim olursa olsun;Bulgar, Sırp ya da Yunan; yeteneği sayesinde devlet kademelerinde yükselebiliyordu” dedi.
Yazar, Osmanlı döneminde öne çıkan Bulgar isimlerden cerrah Georgi Vılkoviç, Dr. Hristo Stambolski, Konstantin Stoilov, Simeon Radev ve Stefan Panaretov gibi kişileri örnek gösterdi. “Robert Kolej mezunlarının çoğu, Bulgaristan’ın siyaset, diplomasi ve tıp alanlarında öncü isimleri oldular” dedi.
Kitabında, Mustafa Kemal Atatürk’e ayrılmış özel bir bölüm bulunduğunu, her dönemde kültürel bir panorama sunmaya özen gösterdiğini de ekledi. Çınar, Bulgaristan–Türkiye ilişkilerinin son derece iyi olduğunu vurguladı ve “Türkler, tüm komşuları arasında yalnızca Bulgar halkına ‘komşu’ diye hitap ederler” ifadelerini kullandı.
Yazar ayrıca, babasının Loznitsa’ya bağlı Sinyavoda köyünde doğduğunu, eşinin ise Vladimirovtsi köyünden olduğunu, kendisinin ise Nikopol doğumlu olduğunu belirtti. Gelecek planlarından da söz eden Karahasan Çınar, Deliorman bölgesi üzerine bir kitap yazmayı planladığını ve bu projenin iki–üç yıl içinde hayata geçmesini umduğunu söyledi.
Muhabir: Sadet Kırova
Kaynak: BTA
 
 
     
     
       
      